2014’te Malezya, Endonezya ve diğer ülkelerden yağ tedarik eden çeşitli işleyici firmalardan küresel üretimin yaklaşık %1’ine eşdeğer 445.000 ton palm yağı satın aldık.
Palm yağı ağırlıklı olarak yemeklik yağ ve şekerleme ile yemeklik malzemeler gibi besin kategorilerinde içerik maddesi olarak kullanılmaktadır.
-
Palm yağı tedarik zinciri herkesin bildiği gibi karmaşık ve genellikle anlaşılmazdır. Ayrıca, palm yağı işlem gören bir emtia olduğundan ölçek ekonomisi ve lojistik ticaretin temelini belirlemekte ve lojistiği daha karmaşıklaştıran ve maliyetli hale getiren çözümler de uygulanabilir değildir. Rafineri düzeylerindeki çok düşük marjlar bazı tedarikçilerin daha fazla şeffaflığa ait ek maliyetleri karşılamada kararsız tereddütlü olduğu anlamına gelmektedir.
Dünyadaki palm yağı üretiminin %40’ı küçük toprak sahibi çiftçiler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu çiftçiler uzun vadeli sürdürülebilir üretim ve tedarik için gereklidirler fakat sektördeki değişimden çok az etkilenmektedirler. Düşük üretim seviyeleri değişmezken zorla çalıştırılmadan sağlık ve güvenliği kadar sosyal sorunlar yaygınlığını korumaya devam eder. Bunun yanı sıra küçük toprak sahibi çiftçilerin ürettikleri yağ için sertifika almaları maliyetli ve bürokratiktir. Sorumlu tedarik açısından daha kapsayıcı bir yaklaşım geliştirerek palm yağı tedarik ettiğimiz küçük toprak sahibi çiftçilere teknik yardım ve eğitim sağlamamız ve yerel topluluk kapsamında en iyi uygulamaların paylaşımını sağlamamız gerektiğinin farkındayız. Sektörde bu konunun farkında olan tek firma değiliz.
Orman tahribatı uzun zamandan beri palm yağı tedarik zinciriyle ilişkilendirilmiş büyük bir çevre sorunudur. Artan tüketici talebi plantasyonlar oluşturmak için tropik yağmur ormanları ve ilgili turbalık alanların sökülerek buna bağlı sera gazı emisyonları, toprak erozyonu, su kirliliği ve biyolojik çeşitlilik kaybında artışa yol açılması anlamına gelmektedir. Çalışma şartları ve kullanım haklarından kaynaklanan arazi çatışmaları ise ayrı birer sorundur. Birçok STK sürdürülemez uygulamalara karşı aktif kampanyalar yürütmektedir.
Nestlé, 2010’da verdiği Orman Tahribatına Yol Açmama taahhüdüyle küresel olarak tüm ürünlerinin orman tahribatıyla ilişkisi olmayacağını beyan etmiştir. Bu taahhüt bir yiyecek şirketi tarafından verilen türünün ilk örneği olmakla birlikte ürünlerimizin üretiminde kullanılan tüm hammaddeleri ve ambalajlarımızı kapsayarak izlenebilirlik ve şeffaflığı çok önemli bir hale getirmiştir. Akabinde önemli sayıda tacir ve üretici açtığımız bu yoldan ilerleyerek kendi sürdürülebilir palm yağı politikaları ve ‘orman tahribatına yol açmama” taahhütlerini geliştirmiştir.
-
Palm yağı kategorisine özel gereksinimlerimiz tedarikçilerimizin yağı aşağıdaki hususları karşılayan plantasyonlardan tedarik etmesini gerektirmektedir:
- Yerel yasa ve mevzuatlara uyum sağlamak;
- Kaynağın 2005 Kasım ayı sonrasında doğal orman örtüsü sökülmüş alanlardan olmaması;
- Yerel ve yerli toplulukların özgür, öncelikli ve bilgilendirilmiş onayına riayet etmek;
- Yüksek karbon değerine sahip ormanları korumak;
- Turbalık alanları korumak ve
- Sürdürülebilir palm yağı ürünleri yetiştiriciliği ve kullanımını destekleyen sektör çapında belgelendirme kuruluşu olan Sürdürülebilir Palm Yağı Yuvarlak Masası (RSPO) tarafından belirlenmiş ilke ve kriterlere uyum sağlamak.
Orman tahribatıyla mücadelede ve potansiyel arazi hakları ve satın alma ihtilaflarından doğan sosyal çatışmanın önlenmesinde kritik öneme sahip turbalık alan ve yüksek karbonlu ormanların korunmasına yönelik keskin hükümler getiren Sorumlu Tedarik Kurallarımız (RSG) söz konusu RSPO standardının ötesine geçmektedir.
2013 Eylül ayı itibariyle resmen duyurduğumuz taahhüdümüzden iki yıl önce %100 RSPO-onaylı palm yağı tedarik hedefimize ulaşmış bulunuyoruz. Bu yüzdeye RSPO ayrılmış (%16) ve aşamalı olarak azaltma kararı aldığımız GreenPalm sertifikaları (%84) dâhildir.
-
Nestlé, tüm ürünlerinin plantasyon düzeyinde izlenebilirliğini sağlamak amacıyla tedarikçileriyle birlikte çalışmalar yürütmektedir fakat palm yağı tedarik zincirinde kullanılabilir bilgi eksikliği yaşanmıştır. 2014’te tedarikçilerin ürünlerimizle ilgili tedarik zincirini beyan etmek amacıyla üç aylık dönemler halinde doldurduğu İzlenebilirlik Beyannamesi (TDD) dokümanımızı oluşturduk ve pilot testlerini gerçekleştirerek hayata geçirdik. Bilgi boşlukları devam etmesine rağmen TDD bugüne kadar görülmemiş şeffaflık sağlayarak ilgili boşlukları ele almak adına tedarikçilerle görüşmeler yapılmasına olanak tanımıştır.
Elde edilen bilgiler hangi fabrika ve yetiştiricilere değerlendirmeler için öncelik verileceğinin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Bu sayede bu tarafların uygulamalarını daha iyi kavrayarak RSG uyarınca politika, sistem ve uygulamaları güçlendirmenin yollarını sunabilmekteyiz. Tüm tedarikçilerimize bu yeni biçimi anlatmak ve veri derleme ve doğrulama işlemleri vakit almıştır fakat tedarik zincirimizin tamamının RSG ile uyumlu olmasına dair nihai hedefimize ulaşabilmenin ilk gerekli adımı bu işlemlerdir.
2014 sonu itibariyle:
- Satın aldığımız küresel hacmin (445.000 ton) %82’si (2013: %51) yıllık hedefimiz %90 olmasına rağmen (%13 plantasyona kadar izlenebilir niteliktedir) en azından menşe ülkede fabrikaya kadar geri izlenebilir nitelikte ve
- %32’si (2013: %19) Sorumlu Tedarik kapsamındadır (yıllık hedef: %50); bu yüzdeler tedarik edilen palm yağının standartlarımıza uygunluk sağlayan (%11 ‘uyumlu yağ’ veya en azından sürekli iyileştirme faaliyetleri yürüten (%21 ‘eylem planına uygun yağ’) bir plantasyona geri izlenebilir olduğu anlamına gelmektedir.
Bu görev kolay olmamakla birlikte sıradaki hedeflerimize yönelik ilerlemeler kaydetmek amacıyla diğer taraflarla işbirliği yapma kararlılığımızı sürdürüyoruz: 2015’e kadar %95 izlenebilirlik ve %70 Sorumlu Tedarik kapsamında tedarik edilmiş palm yağı
The Forest Trust (TFT) ile birlikte çalışmalar yürüterek Sorumlu Tedarik İlkeleri uyarınca da değerlendirilmiş izlenebilir tedarik zincirleri kurmuş Sime Darby, Wilmar, Cargill başta olmak üzere ve Endonezya’da Golden Agri Resources (GAR) ve Oleo-Fats (Filipinler) arasındaki işbirliği gibi lider tedarikçilerle yakın ilişkiler kurarak büyük ilerlemeler kaydetmiş Örneğin, İsviçre’de yerleşik Florin AG satın aldığı tüm yağların izlenebilir, RSPO sertifikaları ve orman tahribatına yol açmayan nitelikte olduğu bizim politikamıza benzer bir Palm Yağı Tedarik Politikası hayata geçirmiştir.
GreenPalm sertifikaları
Daha üstün izlenebilirlik ve tedarikçi bağlılığına yönelik yeni belirlenmiş daha büyük hedefimize hemen hemen ulaşmış bulunuyoruz. Ancak, palm tabanlı türlerden elde edilen kompleks harmanlar dâhil olmak üzere izlenebilirlik tüm tedarik zincirlerimiz için uygulanabilir hale getirilene kadar GreenPalm sertifikalarının onaylı sürdürülebilir palm yağı üreticilerini desteklemede role oynamış olduğunu kabul ediyoruz.
Palm yağı alımlarımızı dengelemek ve palm yağı sektöründe en iyi uygulamaların geliştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla 2010 yılından beri RSPO GreenPalm sertifikaları kullanmaktaydık. Bu mekanizma sürdürülebilirlik taahhütlerimizi tedarikçilerimiz, plantasyon sahipleri, müşteriler ve tüketici çevrelerine göstermemize yardımcı olmuştur. Ancak, palm yağı kaynaklarını belirleyerek orman tahribatı ve kötü çalışma şartlarının kök nedenlerini değerlendirerek iyileştirmeye yardımcı olmaya başlayana kadar daima geçici bir çözüm olmuştur.
Bugün tedarik ettiğimiz pal yağı hacminin büyük çoğunluğunun kaynağının bilindiği bir noktaya ulaştık ve dolayısıyla tedarik zincirlerimizi haritalarken kaynaklarımızı tespit ettiğimiz önemli sorunlarla mücadeleye yeniden odaklamamız gerekmektedir. Bu nedenle 2015 Ocak ayından itibaren fabrikaya kadar geri izlenebilir palm yağı için GreenPalm sertifikaları satın almayı aşamalı olarak azaltmaya başladık ve kaynaklarımızı küçük toprak sahibi palm yağı üreticilerini desteklemek amacıyla ortaklık faaliyetlerine yönlendirmeye başladık.
Nestlé, ilk adım olarak küçük toprak sahipleriyle yakın ilişkiler kurmayı, ölçeklenebilir iyileştirme fırsatları belirlemeyi ve en iyi uygulama paylaşımını kolaylaştıran eğitmeni eğitmek modeli oluşturmayı hedefleyen TFT tarafından başlatılmış önemli bir girişim olan Rurality girişimini destekleyecektir. Rurality girişimi geliştikçe bu girişimi Kırsal Kalkınma Çerçevemize uyarlayarak 2015’te faaliyetlerimizi beş kaynak ülke üzerine odaklayacağız.